Bir insanın hayal dünyası, duygu ve düşünce dünyası, bildiği kelimeler ve kavramlar kadardır. Bir insan ne kadar kelime ve kavram bilirse hayal dünyası, duygu ve düşünce dünyası o kadar geniş olur. Beş yüz kelime ile düşünen bir insan ile beş bin kelime ile düşünen bir insan asla aynı değildir. Kavram dünyasının membaı ise birbirinden değerli kitaplarla dolu bir kütüphanedir. Kütüphane, bir okulun kalbidir. Kalp çalışmazsa ruh da beden de ölür.
Çoğunlukla okulların ya doğru dürüst bir kütüphanesi yoktur ya da varsa bile gereği gibi çalışmamaktadır. Bunun acı bir sonucu olarak okullarımızda hayat genellikle ruhsuzdur, tekdüzedir ve oldukça mekaniktir. Sınav başarısına odaklı eğitim sisteminde, belirli zamanlarda zille girip zille çıkan, bu nedenle de adeta âline olmuş öğretmenler ve öğrenciler topluluğunun, evden okula, okuldan eve habire taşınıp durduğuna şahit olursunuz. Bu durum, her şehirde sınav başarısı sebebiyle öne çıkmış okullarda hâkimdir.
Üniversite ümidi olmayan, okumak istemeyen öğrencilerden oluşan pek çok okulda ise davranış bozuklukları sebebiyle, neredeyse ders dahi yapılamamaktadır. Bu isteksizlik, o okulun öğrencilerine, günde altı ya da sekiz saat, dört duvar arasında ve tahta sıralarda adeta bir hapishane hayatı yaşatmaktadır.
Bu sıkıntılı durumun çözüm yollarından biri, belki de en başında olanı öğrencileri kitapla tanıştırmak, onlara kitapları sevdirmek ve düzenli okuyan bireyler hâline getirebilmektir. Kitap, sınav başarısını etkileyen en önemli etken olması yanında, hayatı daha renkli, daha tatlı ve daha anlamlı hâle getiren, eğitimde kullanılabilecek en değerli enstrümandır.Kitaplar, hazine sandıklarıdır. Onlar size gelmez, siz onları arayıp bulmalısınız. Sandıktaki çil çil altınlara, birbirinden değerli taşlara ulaşabilmeniz için hazine avcısı olmalısınız. Kitaplardaki hazinelere ulaşmanın yolu, sayfaları ve kelimeleri bir bir eşelemekten geçiyor.
Bunun için her şeyden önce inanç gerekiyor, sabır gerekiyor. İnanç derken, öğrenmeye olan inancı kastediyorum. Sabır, yerini yavaş yavaş tada bırakmaya başladığında, kitabın hayatınızdaki vazgeçilmez yerini aldığını görürsünüz. Okumak zamanla, size can veren, kan veren yeme içmeleriniz ve uyumalarınız gibi tabii bir gıdanız hâline gelir. Öğün geldiğinde acıktığınız gibi okumaya acıkırsınız. Okuma açlığını gideremediğinizde rahatsız olursunuz. Birkaç bilgi kırıntısıyla idare etmek zorunda kaldığınız zamanlar olur belki ama ilk fırsatta kendinize mutlaka mükellef bir ziyafet çekersiniz.
Add Comment